Birisini psikolojik olarak iyileştirmeye çalışırsanız en sonunda siz hasta olursunuz. Her yetişkin insan kendini iyileştirme sorumluluğunu alabilmeli…O yüzden kimsenin kurtarıcısı rolüne girmenize gerek yok.

Çevrenizdeki insanları hep sizi iyi hissettiren insanlardan seçin. Çünkü etrafınızdakiler size nasıl bakarsa bir süre sonra sizde kendinize öyle bakmaya başlıyorsunuz. Sizi yetersiz, eksik, değersiz hissettiren kişilerle beraber olmak kendinize yapacağınız en büyük kötülüktür.

Eşlerin duygusal taleplerini birbirlerini incitmeden espri içerisinde ifade edebilmesi çok hoş bir iletişim dili.

çocukken duygusal olarak güvenli bir ortamda büyümeyen yani çatışmalı ya da aşırı korumacı ailede büyüyen çocuklar; Sürekli tetikte olan, her şeyi çok düşünen, kaygılı yetişkinlere dönüşürler.

Bir insanı değiştirmeye çalışmak en beyhude çabadır; Sınırları olmayana sınır öğretemezsiniz, duygusal zekası düşük olana anlayışı ve empatiyi öğretemezsiniz. Sevmeyi bilmeyene sevgiyi öğretemezsiniz. Şöyle bir gerçek var ki; değiştirmeye çalıştığınız kişiyi zaten sevemezsiniz.

Evliliğinden bahseden bir kadın;’aradan on yıl ama hala ona kapıyı açarken heyecanlanıyorum’ dedi.İlişkiyi ayakta tutan önemli şeylerden biri heyecan duymaktır.Onunla bişeyler yapmak için heyecanlanmak,onu görmek için heyecanlanmak…ilişkiyi canlandıran çiçekler gibidir heyecan.

Bir ilişkiyi ayakta tutan şey birbirinize karşı gösterdiğiniz özendir. Eğer sürekli ‘benimle böyle konuşma, şuna neden dikkat etmedin,beni niye anlamıyorsun’ gibi cümleleri kuruyorsanız bişeyler yolunda gitmiyor demektir. Çünkü sağlıklı bir ilişkide bu cümlelere yer yoktur.

Terapiye gitmek size ne gibi farkındalıklar kazandırdı?

Aşırı empati yorucu bir özelliktir. Sürekli etrafınızdakileri anlamaya çalışmak, onların sorunlarıyla bütünleşmek zamanla kendi sınırlarınızı ve öz saygınızı yitirmenize neden olur. Psikolojik sağlığınız için biraz bencil olmayı öğrenin.

Bazıları hayatına aldığı kişiyi kaygılı, öfkeli, depresif birisine; Bazıları da mutlu,huzurlu, gözleri gülen birisine dönüştürür. O yüzden ilişkinizin sağlıklı olup olmadığını merak ediyorsanız ‘dönüştüğünüz’ kişiye bakın.

Yaş aldıkça ilişkide asıl ihtiyacınızın içinizdeki çocukla temas edebilen, sevgi dilinizi konuşabilen ve stresli zamanlarda ruhunuzu nasıl sakinleştireceğini bilen bir eş olduğunu anlıyorsunuz.

Olgunluk bazen bırakmayı bilmektir. özellikle de sizi incitmeye devam ettiklerinde, davranışlarını değiştirmeden özür dilediklerinde, sorunlar karşısında çözüm bulmak yerine sizi suçladıklarında…Bazı kişilerin toksik kalıpları vardır. Ne kadar şans verirseniz verin değişmezler.

Bir ilişkiyi bitirebilmek de aslında olgunluktur. Manipülasyon yapmadan, suçlamadan, travma yaratmadan karşısına geçip ‘artık ilişkiyi sürdürme motivasyonum yok’ diyebilecek cesarete ve öz saygıya sahip olmak gerçekten çok önemli…

‘Dünyanın cenneti sevildiğiniz yerdir’ diye bir cümle okudum. Hakikaten de öyle… sevginin olduğu yerde psikolojiniz de fizyolojiniz de bunu yansıtır. Yalom’un dediği gibi iyileştiren ilişkiler hayatı doyumlu kılar.

İletişim kuramıyorsanız, özür dileyemiyorsanız ya da ilişkinizin sorumluluğunu alamıyorsanız henüz yetişkin olamamışsınız demektir.

Bugün güzel bi cümle okudum ‘Manzarası ne kadar güzel olursa olsun seni inciten pencereyi kapat’ çok anlamlı… karşınızdaki kişi ne kadar olumlu özelliklere sahip olursa olsun öz değerinizi zedeliyorsa o ilişki sizi günden güne tüketir.