Biat, kazansa da kaybeder. Sorgulama, kaybetse de kazanır. Bunu ispatı felsefe ve bilim tarihidir. Bunun ispatı Sokrates'tir, Kopernik'tir, Bruno'dur, Galile'dir, Kant'tır, Darwin'dir, Marks'tır, Freud'tur, Wittgenstein'dır, Einstein'dır...
İnsan öylesi zayıf bir varlık ki; varlığını sürdürmek için türlü aldatmacalar icat etmekle kalmadı, bir de bu aldatmacaları evrenin hakikati olarak belledi. Dünyayı olduğu gibi değil, olmasını istediği gibi görmeyi yeğledi. Nihayette, Wittgenstein'ın dediği gibi; insanın kendini…
Wittgenstein in 1921, immediately before the publication of the Tractatus: “I am one of those cases (…) I had a task, did not do it, and now the failure is wrecking my life.”
Nietzsche en temel düşüncelerini yürürken düşünmüştü, Kant her gün aynı saatte yürüyüp içindeki 'kederi' yeniyordu, Wittgenstein Norveç dağlarında yürüyüp çocukluğundan beri esiri olduğu depresyon ile savaşıyordu. Yürümek aklın zorbalığana karşı en iyi ilaçtır.